SİVRİHİRAR - GORDİON - BEYPAZARI - GÖYNÜK HAFTA SONU TURU
 
Beypazarı'nın tarihi dokusunu ve evlerini görme imkanımız olacak. Çarşı ve geleneksel konutlardan oluşan mahalleler Beypazarı'nda karakteristik dokuyu oluşturur. Kanal içine alınmış Mundarcı deresi 250 dükkanlık çarşının ortasından geçer. Yöresel zanaatlardan bakırcılık, gümüş işlemeciliği, ayakkabıcılık ve marangozluk bu güne dek süre gelmiştir.. 

Yola çıkış;
4 Aralık Cuma gece yarısı İncirli 00.00, Levent Durakları 00.30, Kadıköy Evl.01.00 ve E-5 duraklarından devamla yol alıp bir iki mola ile sabaha karşı 07.00 gibi Eskişehir’i de geçip Sivrihisar ilçesine varacağız.

1.Gün 5 Aralık Cumartesi / Sivrihisar - Pessinus Antik Kenti - Gordion - Beypazarı
Sabah erken saatlerde bölgeye ulaşıp bir sabahçı kahvesinde yanımızdaki nevaleler ile kahvaltımızı yapacağız. Ardından 13.yy'dan kalma ahşap Ulu Camii’yi ve yanındaki türbeleri görüp Sivrihisar'ın güzel, mimari dokulu sokaklarda kısa bir yürüyüş ile kentin tepesindeki devasa Ermeni Kilisesi’ni göreceğiz. Son olarak Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda Batı Cephesi’nin karargahı gibi olarak da kullanılan Zaim Ağa Konağı’nı ziyaret edip beldeyi terk edeceğiz.

Günün ikinci durağı ise 12 km. uzaklıkta ve yine çok bilinmeyen bir antik kent olan Pessinus olacak. Günümüzde Ballıhisar köyünün altında gömülü gibi olan bu kadim Frigya ve Roma kentinin kalıntılarını köy sokaklarında kısa bir yürüyüş yapıp görecek ve antik çağın ünlü ritüellerinin yapıldığı Kibele Tapınağı’nı göreceğiz. Polatlı istikametine yol alıp Frigya’nın başkenti Gordion kenti civarındaki kalıntıları ve Müze’yi göreceğiz. Tabii ki en olağanüstü şey ise ünlü bilge kral Midas’ın tümülüsüne yani mezar anıtının içinde girip tam 2500 senedir çürümeden günümüze kadar gelen ağaç mezar odasını göreceğiz.

Ardından asıl hedefe, yani Beypazarı’na varacağız. Önce sizlere bu kentteki ünlü mekanı “telkâri atölye ve dükkanları hanı” görüp geceleyeceğimiz konaklara dağılacağız. Beypazarı’nda birkaç konakta kalacağız. Eskiden sobalar ile ısıtılan bu ahşap konaklar günümüzde artık kaloriferli. Akşam yemek saatine kadar serbestiz.

Akşam yemeğini de bu gezinin nedeni olan “Bağ Evi”nde alacağız. Çok hoş, kalender bir mekan olan Bağevi, birkaç kuşağın ailece hizmet verdiği yöreye ait lezzetlere bulaşacağımız müzikli bir yemek alacağız. İsteyenler de alkol alabilecek bu arada.

2.Gün 6 Aralık Pazar / Beypazarı - Hıdırlık Tepe - Nallıhan - Göynük - Çubuk Gölü
Araç ile kenti tepeden gören Hıdırlık Tepe’ye çıkıp kenti ve onu çevreleyen fay hattını görecek sonra da 10 dakikalık aşağıya doğru bir yürüyüş ile konaklar bölgesine ineceğiz. Son bir saat çarşı pazara dağılıp son alışverişleri yapacağız. Beypazarı’ndan ne alınır derseniz;

•           En başta buraya özgü bir acaip lezzet olan “kuru”lar.
•           Metal gereçler özellikle de bakır objeler ve “ehl-i keyf”.
•           Seksen katlı baklavalar.
•           Havuç ürünleri (Ülkemizdeki havuç üretiminin % 60’ı burada yapılır)
•           Havuç sahlebi
•           Kadınların ürettikleri birçok salça ,turşu, kuru meyve , v.s..

          İpince parmak kalınlığındaki sarmalar.

Son alışverişleri de yapıp kenti terk edecek ve bu kez farklı bir yoldan dönüşe geçeceğiz. “Akşemsettin Güzergahı” adını verdiğimiz eski Roma kervan yollarını baz alan ve Osmanlı ordularının da Anadolu’ya giren sefer yolu olan güzergahtan dönüşe geçiyoruz. Bu yol üzerinde Nallıhan, Göynük, Taraklı, Mudurnu gibi eski Osmanlı mimarili beldeler vardır.

İlk durağımız Sarıyar Barajı’nın bir kuzey halici olan Davutoğlan Kuş Cenneti. Bu sulak alanda kısa bir mola verip su kuşlarının ve daha da ilginci olağanüstü erozyon görüntülerinin fotoğrafını çekeceğiz. Dağlar o denli çıplak ki, içlerindeki değişik metallerin renklerinden dolayı adeta bir ressam paleti gibi.

Çayırhan Termik Santrali’ni de geçip günü ikinci durağı olan Nallıhan’a varacağız. Bu ilçede de kısa bir mola verip Köroğlu’nun atının nallandığı hanı görecek ve buradaki “iğne oyaları” dükkanlarını ziyaret edeceğiz.

Tekrar yola koyulup muhteşem bir panorama içinde kah karlı kah karaçamlar ile dolu Köroğlu/Ilgaz Dağları içlerinde ıssız vadilerden devamla yol alıp Bolu tarafına geçecek ve doğruca öğlen yemeğini alacağımız Çubuk Gölü’ne gideceğiz. Yine dağların içine gömülmüş gibi duran ve o tarihte olasılıkla karlar altında olacak bu pitoresk göl kıyısında kalender bir köy tesisinde benzersiz lezzetlere köy yemeklerine kaşık sallayacağız. Göl kıyısında küçük yürüyüşler yapıp belki de donuk göl yüzeyine çıkacak son olarak yine burada köylü kadınların ürünlerinden de satın alarak günü son durağına doğru yola koyulacağız.

Son durağımız ise Göynük ilçesi olacak. Önce kısa bir yürüyüş yapıp kenti tepeden gören Saat Kulesi’ne çıkacak ve muhteşem bir manzara alacağız. Göynük’den ayrılıp dağlar içindeki yollardan devamla bir de mola vererek akşam saatlerinde 22.00 gibi de “kürkçü dükkanı”na dönebiliriz.

Ödenek;     TL (nakit)  

Neler dahil olacak?
- İstanbul’dan başlayıp İstanbul’da biten bütün ulaşım-transferler,
- 1 gece konaklama,
- 2 kahvaltı, 1 akşam yemeği,
- Öğle atıştırmaları,
- Seyahat sigortası,
- Rehberlik

Cebinizden ne çıkacak?
- Son gün akşam yemeği
- Yemeklerdeki içecekler ve Alkollü içecekler
- Ören yeri girişleri ve Müze girişleri

Days : 3 | Nights : 1